Haremin sultanları

Nur?’l-ayn sadece İstanbul’da değil, d?nyada eşi benzeri g?r?lmemiş bir cariyeydi. Feleğin cilveleri onu oradan oraya savurmasaydı, belki ?oktan bir krali?e yahut sarayda bir haseki olacaktı. Kim bilir, belki yine de buydu kaderi. Bir zengin onu satın alır ve saraya takdim ederse eğer… Ve bir g?n zengin bir adam, Nur?’l-ayn’ı satın alıp Padişaha hediye etti. İmparatorluğun başına a?tığı beladan bihaberdi… Osmanlı tarihinde K?sem Valide adıyla ş?hret kazanan Mahpeyker Sultan da istisnai bir kadındı. Rum papazının bu ?ok g?zel ve ?ok zeki kızı, ka?ırılarak saraya takdim edildiği zaman hen?z ?ocuk denecek yaşta olmasına rağmen Sultan Ahmet’i etkilemeye, sarayda b?y?k bir n?fuz edinmeye muvaffak olmuştu. Yaşı ile birlikte yetenekleri de b?y?d?, gelişti. Oğlu Sultan Murat namına saltanatı b?sb?t?n ele aldığı senelerde g?? ve kudretin sembol? haline geldi. M?thiş c?retk?r, neredeyse g?zle g?r?l?r, elle tutulur bir ihtiras sahibiydi. Zekası, azmi ve cesaretiyle herkesi etkiliyor, arzuları, aşkı ve d?şmanlığı ise korkutuyordu. Sonra bir de Şekerpare Haseki, Hubyar Kadın ve Fitne Kumkuması Hamide Hatun vardı tabii. Haremde sultanlık m?cadelesi iki kişi arasında kalmayacak, Osmanlı Sarayı hi? olmadığı kadar karışacaktı…